1 Temmuz 2009 Çarşamba

Mıchael JACKSON' ın Topraksız Krallığı


Bu Regaip Kandili'nde Michael Jackson'ı kaybettik. Yok lafı, acaba gerçekten Müslüman olmuş muyduya getirmeyeceğim. Biliyorsunuz tam da pedofili ile suçlandığı ve davalarının görüldüğü zamanlarda çıktı o "MJ Müslüman oldu" şayiası. O vakitler "lütfen sapıklar dinimize girmesin" tadında bir işkillenmeye garkolmuş, yazıya da dökmüştüm bunu. MJ'nin Müslüman olmuş olması fikri bugün bile bana hoş görünmüyor.

Bugün bile diyorum, çünkü ölümünü duyduğum anda şöyle bir sızı gelip geçti. Tüm o insanüstü varlık olma çabalarına rağmen, MJ bile öldü, iyi mi?

O bir yana, çocukluğuma uzanan uçurtmanın ipi kesilmiş gibi. Liseliliğimin video kayıtları silinmiş, bir fotoğraf albümü kaybolmuş sanki.

80'Ii yıllarda ebeveynlerimiz ve öğretmenlerimiz en çok Michael Jackson'dan kıllanırdı. "Kökler" dizisi sayesinde evlad-ü iyal'dan saydıkları "zenci kardeşlerimiz" duygusallığı sıra MJ'ye geldiğinde işe yaramazdı. Bunun en temel nedeni herhalde estetik ameliyatlarla giderek cinsiyetsizleşmesi ve fakat danslarında durmaksızın malum bölgesine el atmasının yarattığı şok hissiydi. "Adam emin değil, haliyle yokluyor, naapsın" gibi pişkinlikler de icat olmamıştı henüz, Michael Jackson yüzünden ele güne mahcup olurduk.

Lakin abesle iştigale indirgeyip paketleyerek çöpe atamazdık ki onu; bir dolu meziyeti vardı: Moonvvalk'ı icad etmişti bir kere. Billie Jean'in büyüsüne kapılmamış olana, neşeden ve ritim duygusundan nasibini almamış bir zavallı olarak bakmak mümkündür gibi gelir bana hâlâ; hakeza Thriller ölüler dünyasının çekiciliğine, çürümüşlüğün estetiğine dair bir dizi şey söyler, hortlakların dansı Moonvvalk'tan çok daha eşsizdi.

Fizik kurallarına, toplumsal cinsiyet ve rol modellerine meydan okurken bir ergenin en çok ihtiyaç duyduğu şeye vurgu yapıyordu: Güç ve başkaları üzerinde bir etki bırakabilme ihtiyacı.

Kırmızı ruj sürebiliyor ve hâlâ "sert" yapan bıçkın bir mahalle delikanlısı efekti yaratabiliyordu (bkz. The VVay You Make Me Feel You Rock klipleri) Bir başkasında spastik hareketler gibi durabilecek figürlerle hikaye anlatabiliyordu. Enerjik, asabi ve boşluğa yer bırakmayan tereddütsüz bir dansı vardı.

Kısa paçalı pantolon, beyaz çorap ve bele bağlanmış saçma bir kuşak üçlüsünü dünyanın en karizmatik kostümü haline getirebiliyor, kadınlık erkeklik arasındaki en avantajsız alanlarda geçişken bir alan oluşturuyordu. Hem av hem avcıydı, hem yetişkin hem çocuk hem "normal insan" olmaktan başka hemen her şeye, bir diktatöre, bir lidere hatta bir zombiye özenmenin aşırı hallerini imtiyaza dönüştüren bir star.

Nihal Bengisu KARACA/Habertürk

DEVAMI>>

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlarınız Türkçe yazım kurallarına uygun olduğu için;hakaret içermediği için teşekkürler

Add to Technorati Favorites