Curiosity Melahat:Mimolution

Son günlerde gittikçe yaygınlaşan MİM salgınından zevkle nasibimi alarak sevgili  '' Ilımlı Fısıltılar '' tarafından mimlendiğimi öğrendim ve davete icabet etmek boynumuzun borcudur diyerekten yazmaya koyulduk.Mim konusu kelimesi kelimesine şöyle :
'' Bugüne kadar merak ettiğiniz bir kişi, nesne, olay, vs. için ilginç, çılgın veya sizden beklenmedik bir şey yaptınız mı? Yaptıysanız açıklar mısınız? '' (İnsan kolay bir şey sorar kuzum.Bu ne böyle ) :]



  İmdi efendim derler ki ''İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya da medyadan gelirmiş.'' (Dememişlerse bile bir gün benim dediğime gelirler elbet)Bu babın hikmetinde medyayı bir kenara bırakırsak elimizde kalan ''Merak'' mevzuundan konuya çift parandeyle giriş yapıyorum.Unutmayın anlatılacak hikayedeki tüm kurumlar ve kişiler tamamen gerçektir.Alıcılarınızın ayarıyla oynayabilirsiniz,farketmez.

Bir gün arkadaş zaviyesinden dost kıdemli bir zat-ı şahane ile birlikte Çankaya caddelerinde yürüyoruz.Elimizde barış çubuklarımızla ordan oraya çufçufluyoruz.Tabi o zamanlar üzerimizde kocaman bir ergen boşgezenin boş kalfalığı da var.Ordan oraya gezerken,oraya buraya bakınırken neden sonra büyük bir binanın yanından geçtiğimizi farkettik.Derler ki '' Bu binayı orion galaksisinden gelen .... '' yok yok kimse bir şey dememiş ben uyduracaktım vazgeçtim.Bildiğin büyük bir bina işte. :] Neyse..Binanın kıyısından geçerken arkadaşla beraber binaya şöyle aşağıdan yukarıya merakla bakmış bulunduk.(Derler ki GÖK-TÜRK bir meraklandığında tam 1500 Meraklı Melahat gücünde olabilir.)Sonra hikmetinden sual olunmayan Rabbül Alemin'nin de inayetiyle içimizde karşı konulmaz bir merak hissiyatı vukuu bulmaya başladı.Burası neresiydi ? Öğrenmemiz gerekiyordu.İyi insanlar bunu yapmalıydı.
Ne yapsak ne etsek derken içimizdeki karşı konulmaz merak ateşiyle yolumuzu da değiştirerek binanın ön tarafına yürüyüp neresi olduğunu öğrenmeye karar verdik.Binanın ön tarafına geldiğimizde bizi devasa bir yazı karşıladı...



MİLLİ KÜTÜPHANE...

-Haaaaa !! Demek burası orasıymış haaa !! (Derler ki GÖK-TÜRK bir haaa dediğinde tam 25 angus gücündedir)
-Vay be adamlar yapmış biladel.
-....????düşün düşün...fıldır fıldır fıldır..
-???....fıldır fıldır fıldır...düşün düşün
-İçeri girelim mi ?(Ve Gök-Türk iki arkadaşın içlerinde yanan merak ateşini söndürecek o vurucu cümleyi söylemişti)
 -Hadi girelim..

İçeri girdiklerinde onları kocaman bir giriş karşılamıştı.Merivenlerden çıktılar.Sol tarafta danışma gibi bir yerde bir sıra vardı.Fakat iki arkadaş giriş kapısından girmek için hamle yaptılar ancak bir sesle irkildiler.
-Birader nereye ?
-İçeri girecektik abey..
-Önce bir kayıt olun,giriş kartınızı alın bakalım..
-!!!! Şaşkın şaşkın..hayran hayran
-Vaayyy baboli muazzam..Kartla giriliyor..

Kartlarımızı alıp içeri giriş yaptık ve bizi devasa bir alan karşıladı.Kitap her yer kitap...Sonra bir mağazayı gezer gibi ordan oraya dolaştık.Üc bej kitaba göz attıktan sonra...

-Üfff sıkıldım biladel çıkalım mı ?
-Evet

Ve çıktılar ve meraklarını gidermiş oldular.Hikaye de bitti.Bu kadar.:]

Ve GÖK-TÜRK derki : '' Bugünkü kitap sevgisi o zamalar içimde olsaydı oraya kamp kurardım,orda yatar orda kalkardım.''

Şu anektodu ve antidotu da söylemeden edemiyeceğim :

''Bir grup insan oturmuş birbirlerine şu soruyu soruyorlarmış :
-Boş zamanlarınızda ne yaparsınız ?
Herkes gururla ve böbürlenerek birbirine :
-Kitap okurum.
-Kitap okurum.Boş zamanlarda başka ne yapılır ki ?
Sonra sıra GÖK TÜRK'e gelmiş.
-Siz de mi boş zamanlarınızda kitap okursunuz kuzum?

-Hayır !

-Ne kitap okumuyormuş,
-Nah vah çok yazık,
-Ne ?
Gibi alaycı ve aşağılayacı didiklemelerin ardından cevabı tutkallamış GÖK-TÜRK.

-Hayır boş zamanlarımda kitap okumam çünkü kitap okumak benim için boş zamanları geçirme aracı değildir daha önemlidir.

Ben de NİL 'i mimliyorum.Hadi bakalım...

BİTTİ...