Beden Eğitimi

Sabah vakti eşofmanlarını giymiş,sırtlarında çantalarıyla okula giden çocukları görünce aklıma geldi.Lisedeyken beden eğitimi dersleri bazen ilk iki derste ya da bazen son iki derste olurdu.Her iki durumun da kendine göre artıları eksileri vardı.
Eğer sabah ilk iki ders beden eğitimiyse sabah sabah pantalon,ceket,kıravat derdinden kurtulmuş;eşofmanlarla rahat rahat okula gitme ferahlığına gark olurduk.Ancak işin kötü yanı dersten sonra başlardı.İlk iki saati Beden Eğitimi'yle geçiren beden terlere derya olur ; sonraki derslerde kapı ve pencerelerin daim açık olmasına sebep olurdu.Derse giren her hocadan sınıfın ne kadar otantik koktuğuyla ilgili malumat alırdık.

Ders eğer son iki saat ise kesinlikle kötü bir yanı olmazdı.Eğer son iki saat beden eğitimiyse ders mefhumu o anda bitmiş sayılırdı.Kızlar sınıftan çıkar,bizler ise değişik yörelerimizden çeşitli türküler söyleyerek saygıdeğer eşofmanlarımızı giyer , çıkardığımız kabuklarımızı çantalarımızın içine tıkıştırarak bahçeye inerdik.Sıra olup yoklamalar alındıktan sonra koşu başlar , kültürümüzü ve fiziğimizi hareketlendirirdik.Tüm hareketleri yapıp ısındıktan sonra hocanın izniyle bir-iki kişi gidip futbol,basketbol ve voleybol toplarını getirirdi.Futbol topları erkeklerin voleybol topları ise genelde kızların hakimiyeti altında olurdu.

Kızlar birbirleriyle voleybolumsu bir şeyler oynarken erkekler süre kısıtlı olduğu için kısa sürede takımları seçer,ayırır,ayıklar ve hemen maça başlardı.Bendeniz genelde Stumph(şutumpf) lakabıyla görev yapardım.Ayrı olarak bendeniz basketbolu da sevdiğimden bazı derslerde basket topunu seçer ama genelde yazlnız kalır,futbola höykürürdüm.

İşin en güzel kısmı da dersin bitiş kısmıydı.Ders bitiş sesiyle rahat,huzurlu ama yorgun ama terli olarak evlerin yolunu tutardık.

Evet evet beden eğitimlerinin son iki saat olması en güzeliydi... :)))


Bu da böyle bir şey işte.Kalın Sağlıcakla...:)